Author: | Abdulkadir Geylani, عبد القادر الجيلاني | ISBN: | 9781540185846 |
Publisher: | Abdulkadir Geylani | Publication: | November 7, 2000 |
Imprint: | Language: | English |
Author: | Abdulkadir Geylani, عبد القادر الجيلاني |
ISBN: | 9781540185846 |
Publisher: | Abdulkadir Geylani |
Publication: | November 7, 2000 |
Imprint: | |
Language: | English |
‘Bu salavâtta pek büyük faziletler vardır. Nitekim bu salavât, sahibini en yüksek derecelere yükseltir, onları en üstün muratlarına ulaştırır.
Her kim bir şeye niyet ederek bunu okursa, mahrum olarak döndürülmez, umudu boşa çıkmaz ve duası reddedilmez (geri çevrilmez).
Bu salavâtı bir kere dahi okuyanı veya taşıyanı Allâh-u Te‘âlâ affeder. Okunduğu mecliste bulunanlar da bu müjdeye erer.
Eceli yaklaşıp ölüm ânı geldiğinde ise, bu salavâtı okuyan kişinin yanında dört melek hâzır olur:
Birincisi, (ölüm ânında kendisine musallat olan) şeytanı ondan uzaklaştırır. İkincisi, kelime-i şehâdeti ona telkin eder.
Üçüncüsü, ona Havz-ı Kevser’den bir kâse içirir.
Dördüncüsü ise elinde Cennet meyveleri dolu altından bir kapla gelerek ona Cennetteki yerini müjdeler ve: ‘Ey Allâh’ın kulu! Hele bir (etrafına) bak’ der.
Böylece o kişi cennetteki yerine bakar ve daha rûhu bedeninden ayrılmadan cennetteki yerini iki gözüyle görür ve emniyet içerisinde sevinçli ve huzurlu olarak kabrine girer, kabrinde yalnızlık ve darlık görmez.
Kabrinde ona kırk tane rahmet kapısı açılır. Başucuna nurdan bir kandil asılır ki kendisi Kıyâmet Gününde de o kandil ile diriltilir.
Sağında onu müjdeleyen, solunda da ona eman (mahşerin sıkıntısından ve cehennemin azâbından güven) veren birer melek bulunur.
(Herkes çıplak diriltilirken) onun üzerinde iki hülle (elbise) olur.
Üzerine bineceği seçkin bir binek ona hediye edilir ki böylece o hasret ve pişmanlık çekmez. Kolay bir muhasebe ile hesabı görülür, (dünyada yapmış olduğu) kötü ameliyle muhâsebeye tutulmaz.
Bu salavâtı okuyan, Sırat’tan geçerken cehennem ona: ‘Çabuk geç ey Allâh’ın âzâtlısı! Muhakkak ben sana haram kılındım. İstediğin kapıdan Cennete girebilirsin’ der, böylece o da ilk girenlerle beraber Cennete girer.
Ona Cennette bembeyaz gümüşten kırk kubbe verilir ki, her kubbede altından bir kasır, her kasırda nurdan yüz çadır bulunmaktadır. Her çadırın içinde de kâfur ağacından yapılmış bir divan vardır.
Her divanda ince ipek kumaştan bir yatak, her yatakta Allâh-u Te‘âlâ’nın en güzel kokudan yarattığı, hoş kokulu ve dolunay gecesindeki ay gibi nurlu olan, iri gözlü bir hûri vardır.
Bunun yanı sıra Allâh-u Te‘âlâ bu salavâtı okuyana hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insanın hâtırına dahi gelmeyen birçok nimetler verir.’
‘Bu salavâtta pek büyük faziletler vardır. Nitekim bu salavât, sahibini en yüksek derecelere yükseltir, onları en üstün muratlarına ulaştırır.
Her kim bir şeye niyet ederek bunu okursa, mahrum olarak döndürülmez, umudu boşa çıkmaz ve duası reddedilmez (geri çevrilmez).
Bu salavâtı bir kere dahi okuyanı veya taşıyanı Allâh-u Te‘âlâ affeder. Okunduğu mecliste bulunanlar da bu müjdeye erer.
Eceli yaklaşıp ölüm ânı geldiğinde ise, bu salavâtı okuyan kişinin yanında dört melek hâzır olur:
Birincisi, (ölüm ânında kendisine musallat olan) şeytanı ondan uzaklaştırır. İkincisi, kelime-i şehâdeti ona telkin eder.
Üçüncüsü, ona Havz-ı Kevser’den bir kâse içirir.
Dördüncüsü ise elinde Cennet meyveleri dolu altından bir kapla gelerek ona Cennetteki yerini müjdeler ve: ‘Ey Allâh’ın kulu! Hele bir (etrafına) bak’ der.
Böylece o kişi cennetteki yerine bakar ve daha rûhu bedeninden ayrılmadan cennetteki yerini iki gözüyle görür ve emniyet içerisinde sevinçli ve huzurlu olarak kabrine girer, kabrinde yalnızlık ve darlık görmez.
Kabrinde ona kırk tane rahmet kapısı açılır. Başucuna nurdan bir kandil asılır ki kendisi Kıyâmet Gününde de o kandil ile diriltilir.
Sağında onu müjdeleyen, solunda da ona eman (mahşerin sıkıntısından ve cehennemin azâbından güven) veren birer melek bulunur.
(Herkes çıplak diriltilirken) onun üzerinde iki hülle (elbise) olur.
Üzerine bineceği seçkin bir binek ona hediye edilir ki böylece o hasret ve pişmanlık çekmez. Kolay bir muhasebe ile hesabı görülür, (dünyada yapmış olduğu) kötü ameliyle muhâsebeye tutulmaz.
Bu salavâtı okuyan, Sırat’tan geçerken cehennem ona: ‘Çabuk geç ey Allâh’ın âzâtlısı! Muhakkak ben sana haram kılındım. İstediğin kapıdan Cennete girebilirsin’ der, böylece o da ilk girenlerle beraber Cennete girer.
Ona Cennette bembeyaz gümüşten kırk kubbe verilir ki, her kubbede altından bir kasır, her kasırda nurdan yüz çadır bulunmaktadır. Her çadırın içinde de kâfur ağacından yapılmış bir divan vardır.
Her divanda ince ipek kumaştan bir yatak, her yatakta Allâh-u Te‘âlâ’nın en güzel kokudan yarattığı, hoş kokulu ve dolunay gecesindeki ay gibi nurlu olan, iri gözlü bir hûri vardır.
Bunun yanı sıra Allâh-u Te‘âlâ bu salavâtı okuyana hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir insanın hâtırına dahi gelmeyen birçok nimetler verir.’